![]() |
Tuval ( Bar Görünümü ) |
Saat 10.45 civarı, taksiden inmemizin ardından, topuklu ayakkabılarımızın topuklarını yere vura vura girdik marinaya... Sıklıkla yaptığımız gibi, önce marinada bir yürüyüş ve içinde o sevimli arabayla tur atış...
En güzel görünen mekan olan Tuval'i gözümüze zaten kestirmiştik... Rüzgar saçlarımızı savururken, kendimize ön tarafında, cam kenarında bir masa seçtik... Tek bir amacımız vardı, o da şarap içmek!
Şarap seçeneklerinin de olduğu menüye göz gezdirdik ve Terra Chiraz ( Denizli ) dan birer kadeh kırmızı şarap masamıza buyur ettik. Şarabın tadını tam anlamıyla almak için bir su ve iki bardak istedik. Mekan çalışanları iki bardak koyarak, sürahiden su doldurdular. Gargara ile karışık ağzımızın pasını attıktan sonra, şaraplarımızı koklamak ve sallamak suretiyle yudumlamaya başladık. Yanında da taze bir çerez...
İçeriden güzel bir müzik geliyordu, baktık ki 3 müzisyen - ki kızın sesi Bjork'e benziyor - deneme yapıyorlar. Sanıyoruz kı bundan sonra ki zamanlarda, Tuval'de canlı müzik de dinleyebileceğiz. Tuval'in görünümü sade ve şık... Bir ev rahatlığı da mevcut hatta, bitki kullanımı zaten beni benden alıyor. Dışarıdaki masaların bir kısmı cam, yanlış hatırlamıyorsam bir kısmı da ahşap... Hepsini sevdim ancak orayı benim için bir kez daha özel yapan şey, tuvaleti... Tuvaleti hayatın keşmekeşinden uzaklaşmak gibi, çok güzel, çok steril... Bir de o Rebul marka Mandalina Kolonyası yok mu... Birkaç damlası insanın içinde portakal çiçekleri açtırıyor...
Mekan saat 00.00' da kapanıyor ve mecburi hesap ödeme işlemleri... Ama geçirdiğimiz 1.5 saat ruhumuzu yeterince dinlendirdi.
Sekiz / On
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder